İtalyan asıllı Amerikalı şarkıcı, söz yazarı, aktris, dansçı, prodüktör ve stil ikonu. Gerçek adı Madonna Louise Ciccone’dir. Dünya çapında 120 milyondan fazla satan albümleriyle Guiness Rekorlar Kitabı’na tüm zamanların en başarılı ve albümleri en fazla satan kadın müzisyeni olarak geçmiştir. Skandalları, aşkları ve başarılarıyla dünya gündemini 80’lerden bu yana meşgul etmektedir. Popun kraliçesi olarak tanımlanan sanatçı ilginç bir tesadüf sonucu Elvis Presley’in yaşamını kaybettiği gün dünyaya gelmiştir. Birden çok kuşağın aynı anda sevdiği pek az sanatçıdan biridir. IQ’sunun 140 olduğu açıklanmıştır.
16 Ağustos 1958’de Bay City, Michigan’da dünyaya geldi. Kökenleri İtalya’nın Pacentro kenti olan İtalyan asıllı Amerikalı babası Silvio \"Tony\" Ciccone ve Fransız asıllı Kanadalı annesi Madonna Louise Fortin’in 6 çocuğundan üçüncüsüydü. Katolik olan ailesiyle birlikte Pontiac ve Avon Township’in Detroit banliyölerinde yaşıyordu. 1 Aralık 1963’te annesini göğüs kanserinden kaybetti. Madonna hayatının en trajik olayını henüz beş yaşındayken yaşadığı için oldukça zor bir süreç onu bekliyordu. Babası bir süre sonra kahyalık yapan Joan Gustafson’la evlendi. Çiftin 2 çocuğunun dünyaya gelmesiyle Ciccone ailesi daha da büyüdü.
Çocukluğunda baleye büyük ilgi duyan Madonna, babasından kurslara gitmek için izin aldığında, aslında dolaylı olarak show dünyasına ilk adımını atmış oldu. Bale öğretmeni Christopher Flynn’in, gay diskolarına gittiğini açıklaması yüzünden oldukça üzülen Madonna, Rochester Adams High School’a kaydoldu. A’dan aşağı notu olmayan ve okulun en başarılı öğrencilerinden biri olan Madonna, aynı zamanda amigo ekibindeydi. Dans bursu almaya hak kazandığı University of Michigan’da Damian Zikakis’le tanıştı ve aşık oldu.
Okulunu 1978’te bırakmaya karar vermesindeki tek nedeni New York’a gidip dans kariyeri yapmaktı. New York deneyimi için daha sonraları kendisiyle yapılan röportajda şunları söyleyecekti: “New York’a geldiğimde uçağa ilk kez biniyordum, taksilere de. Her şeyin ilkini bu şehirde yaşadım. Cebimde sadece 35 dolar vardı ve New York’a gelmek hayatımda yaptığım en cesurca şeydi.”
Amerika’nın en büyük şehirlerinden birinde yalnız ve parasız olan Madonna, uzun bir süre düşük ücretli işlerde çalışarak ayakta kalmaya çalıştı. O dönemde yaptığı işlerden biri de çıplak pozlar verdiği modellikti. Ülkenin en iyi dansçı ve koreograflarından Martha Graham ve Pearl Lang’le çalışma fırsatı bulduktan sonra aralarında Alvin Ailey, Walter Nicks’in ekipleri de olan dans şirketlerinde performans gösterdi.
1979’da Fransız dansçı Patrick Hernandez’in ekibinde dünya turnesine çıkan Madonna müzisyen Dan Gilroy’la tanıştı. Gilroy, Madonna’nın daha sonraları ilk şarkıcılık tecrübesini yapacağı rock grubu Breakfast Club’le yolunun kesişmesine neden oldu. Grubun vokali olan Madonna aynı zamanda bateri de çalıyordu.
1980’de erkek arkadaşı Stephen Bray’in de yer aldığı ikinci grubu Emmy’de söylemeye başladı. Bray’le dans şarkıları yazıp bestelediler ve ikili performanslarıyla New York diskolarında boy gösterdi. Müzik dünyasındaki bu ilk önemli deneyimler DJ ve prodüktör Mark Kamins’in de ilgisini çekti. Madonna’nin bir demosunu dinleyen Kamins, duyduğu sesten çok etkilenince, demoyu Seymour Stein’in kuruculuğunu yaptı Sire Records’a ulaştırdı.
Madonna, 1982 yılında, yaptığı her single için 5 bin dolar almak üzere, resmi olarak Sire Records’la anlaştı. Yayınlanan ilk single’ı “Everybody” Billboard Hot Dance/Club Chart’ta üst sıralara yerleşirken, Billboard Hot 100 için beklenen sonucu getirmedi. Amerika’nın en çok dinlenen R&B radyolarında plağı dönmeye başlayan Madonna o dönem zenci zannediliyordu. Sesinin R&B’ye yakın olması ve ekranlarda hiç görünmediği için dinleyicide oluşan bu ilk olumlu izlenimin etkileri de uzun sürdü.
1983’te yayınlanan "Burning Up" ve "Physical Attraction”dan oluşan ikinci single çalışması, şarkıcının dans listelerinde büyük başarı kazanmasını sağladı ve Sire Records’ı bir albüm yapmak için harekete geçirdi.
İlk albüm kendi adını taşıyordu: Madonna. Başlangıçta prodüksiyonu için Reggie Lucas’la anlaşılan, fakat Madonna’nın Lucas’la yaşadığı sorunlar yüzünden aranjörlüğünü erkek arkadaşı John \"Jellybean\" Benitez’e yaptırdığı albüm, Amerika’da büyük ses getirecekti. En iyi albümler listesinde 8 numaraya kadar çıkan, "Holiday," "Borderline," ve "Lucky Star" single’ları yılın en sevilen çalışmaları arasında yer alan albüm, tüm dünyada 3 milyondan fazla sattı.
80’lerin bu ilk yarısında gelen büyük başarı, Madonna’nın bir stil ikonu olarak da genç kızların büyük ilgisini çekmesine neden oldu. Kendi tarzındaki giysileri ve aksesuarları o dönem oldukça popülerdi. Boncuklu kolyeler, siyah kol bantları, haç figürlü mücevherler New York’ta açılan “Madonna Clothing Store”’da yok satıyordu.
1984’te “Madonna” albümünü takip eden ikinci albüm çalışması “Like A Virgin”, uluslararası bir başarının kapılarını açtı. Albümle aynı adı taşıyan ilk single “Like A Virgin”, Billboard Hot 100 Singles listesinde 6 hafta süreyle bir numarada kaldı. O tarihte, ülkenin başarılı şarkıcılarının Afrika’daki açlara yardım amacıyla bir araya gelerek seslendirdikleri “We Are The World” , Billboard listelerinin bir numarasıydı ve ikinci sırada Madonna’nın bir diğer 45’liği "Material Girl" yer alıyordu. USA For Africa's’ta We Are The World’ü de söyleyen Madonna için bu çifte başarı anlamına geliyordu. Albümün çıkış tarihinin hemen ardından gelen 20 milyonluk satışı, sonraları tüm dünyada 17 milyon kopyanın daha satmasıyla 37 milyon olacaktı.
Marilyn Monroe'nun “Diamonds are Girls Best Friend”'deki performansına adanan Material Girl’ün listelerdeki büyük başarısından sonra Beastie Boys’la dünya turnesine çıkan şarkıcının, albümden çıkan üçüncü 45’liği “Crazy For You” bir numaraya yerleşen ikinci single’ı oldu.
1985’te “A Certain Sacrifice” ve “Vision Quest” filmlerinde aldığı rollerle beyazperdede de görünmeye başlayan Madonna, aynı yıl başrollerini Rosanna Arquette ve Aidan Queen’le paylaşacağı ilk önemli filmi Desperately Seeking Susan’da rol aldı.
70’lerin sonunda verdiği siyah beyaz çıplak pozlarının Penthouse ve Playboy dergilerince yayınlanmasından sonra, hakkındaki sonu gelmeyen tartışmalar başladı.
Aynı yıl ilk görüşte aşık olduğu aktör Sean Penn’le yaşgünü olan 16 Ağustos’ta evlendi.
Arkalarında bir medya ordusuyla gezen Penn çifti Amerika’nın gözdesiydi. İkilinin 1986’da birlikte rol aldıkları “Shangai Suprise" filmi, box-office’te beklenen başarıyı getirmedi.
1986 yılı Madonna’nın müzikal kariyerini çok daha iyi bir noktaya taşıyacak prodüktör Patrick Leonard ‘la tanıştığı yıldı. Birlikte hazırladıkları üçüncü debut albümü “True Blue”, diğer albümlerine göre daha olgun bir içeriğe ve müzikaliteye sahipti ve dünya çapında 21 milyondan fazla sattı. Daha sonraları yayınlayacağı “The Immaculate Collection”'dan sonra en fazla satan Madonna albümü “True Blue” olacaktı. Albümden sırasıyla Live To Tell, Papa Don't Preach, Open Your Heart, True Blue ve La isla Bonita gibi hitler çıktı ve ilk 3 45’lik Amerika listelerinde bir numara oldu.